24 Aralık 2018 Pazartesi

GÜMÜŞLÜK MELEĞİ isimli kitaba dair… "İSMAİL GÜNER" -Benzer Yazılar: “Kuantumun Gücü” isimli kitaba dair...

GÜMÜŞLÜK MELEĞİ isimli kitaba dair…
İsmail Güner

Sevgili Serpil Ciritci’nin GÜMÜŞLÜK MELEĞİ isimli kitabını bir solukta okudum:
Benzer Yazılar:
“Kuantumun Gücü” isimli kitaba dair...
Kuantum Yaşam Koçluğu Uzmanı ve aynı zamanda bir ressam, karikatürist, şair ve yazar olan Ciritci, kişisel gelişim yolculuğunda yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı GÜMÜŞLÜK MELEĞİ adlı romandaki olayları anlatırken; karakterleri daha belirgin kılan anlatım imgesiyle, okuyucuyu yer yer hüzünlü, sevgi ve naiflik kokan etkileyici bir üslupla çok ustaca kaleme almış…
Hayatın temelinin sevgiye dayandığının altını çizen yazar, kuantum dokunuşuyla aşk hikâyelerini işleyerek bir bütünleşme örneği sergiliyor âdeta...
O, hayatın her hâlini yaşamış ve hayatın zorlu yaşamından öğrenmiş bir insandır.
Bir yazarı yok edebilecek tek şey ölümdür…
Lakin ölümün yok edemediği tek şeyse, bir yazarın yazdığı iyi bir yazıyı veya eseri yok edemez.
O, bir seher yıldızı... her seher vaktinde insana yeni güne yeni bir yaşamı muştular.
Yüreğinin derinliğine insan öğesini koymuş olan Serpil Ciritçi, İstanbul, Adana ve Bodrum/Gümüşlük üçgeninde geçen, yer yer hüzünlü, aşkı sevdayı, sevgiyi anlatan bu kitap, aşk acısını derin yansıtmış.
Yazar, yazmış olduğu GÜMÜŞLÜK MELEĞİ isimli romanında kuantum dokunuşlar yaparak, çağların acı sevdaları olan Mem û Zîn, Leyla ile Mecnun, Şirin ile Ferhat’ların dermansız aşklarını iyileştirebileceğini gösteriyor adeta bize…
Yüreğinin derinliğine insan sevgisini koymuş olan sevgili Serpil Ciritçi, bu eseriyle; çağımızın insan ilişkilerini hakikatsel bir özle buluşturan denge unsuru derinliği; evrensel bilinçaltı ile işlemiş…
Ayrıca, Ekim 2018 yılında kendisinden sertifikalı Kuantum Yaşam Koçluğu ve NLP eğitimi aldım.
O, işinin ehli olan bir insan…
İsmail GÜNER
17 Aralık 2018 / İsviçre
Serpil Ciritci’nin Web Sayfası: https://kuantumyasamakademisi.com/

14 Eylül 2018 Cuma

“Kuantumun Gücü” isimli kitaba dair... "YAZAR: Yaşam Koçu ve Kişisel Gelişim Uzamanı Serpil Ciritci" - Uzun yıllar kamu ve özel şirketlerde görev aldıktan sonra insanlara duyduğu sonsuz ve koşulsuz sevgiyle bir terapist ve yaşam koçu olarak eğitimlerini tamamlayan ve aynı zamanda bir ressam, karikatürist, şair ve yazar olan Ciritci, Kuantum Felsefesini sade belirgin bir dille okuyucuya aktarıyor...

“Kuantumun Gücü” isimli kitaba dair...
İsmail GÜNER

Gözlemlediğim kadarıyla Batı fizikçilerinin kuantum felsefesi; çoğunlukla dağınık bilgi üzerine kurulu...

Fakat Kuantum Yaşam Koçu ve Kişisel Gelişim Uzamanı Sevgili Bilge’m Serpil Ciritci’nin “Kuantumun Gücü” isimli kitabını bir solukta okudum:

Uzun yıllar kamu ve özel şirketlerde görev aldıktan sonra insanlara duyduğu sonsuz ve koşulsuz sevgiyle bir terapist ve yaşam koçu olarak eğitimlerini tamamlayan ve aynı zamanda bir ressam, karikatürist, şair ve yazar olan Ciritci, Kuantum Felsefesini sade belirgin bir dille okuyucuya aktarıyor...

Düşünün ki; bir insan kitaptaki bütün bilgileri olduğu gibi -hem seminerlerinde hem de görsel medyada- nasıl aktarabilir?

İşte Sayın Ciritci, bu olmazı oldurur yapan; kültürlü bir şahsiyet olma erdeminin zirvesini tırmanmıştır.

Ayrıca her ne kadar Kuantum Yaşam Koçluğu ve Kişisel Gelişim Uzmanlığı birinci derece önceliği olsa da; dünyayı yöneten 21.yy kapitalizminin yerini almaya çalışan iktisatçı planlamacılarına yön verecek akademik olgunluğuna erişmiş düzeyde olduğunu öngörmekteyim...

Bu şaheseri okuduğunuzda bilinciniz gittikçe yükselir... bakışınız... anlayışınız değişir ve derinleşir.

Açıkçası her cümlesindeki tüm kelimelerin; zihninden çok yüreğinden özenle aktığını göreceksiniz.

Evet, yine kesinlikle söyleyebilirim ki; bu eser hayatınızı anlamlı kılmak için elinize sihirli bir değnek veriyor!

Hâsılıkelâm

Hâsılıkelâm O’nun sözleri üzerine söz söylemek haddime değil!
Eserinin önsözündeki şu pasajı alıntılayarak buraya alıp sözü kendisine bırakıyorum:

“Bir kişisel gelişim uzmanı, yaşam koçu ya da psikolog sizi, bu pazaryerinde dolanırken karşılaştığınız kargaşadan çekip alabilir. İzleyeceğiniz yolun işaret direklerini dikerek o yolda size arkadaşlık edebilir. Ancak unutulmaması gereken nokta şudur ki; o yolu yürümesi gereken sizsiniz. Kuyudayken size bir ip atılmıştır; ama o ipi tutması ve tırmanması gereken yine sizsiniz. Hiçbir insan sizin yerinize bunu yapamaz. Bir konuda bilgi ya da yardım almak istiyorsanız mutlaka araştırın. Yaptığı işe zaman ve emek vermiş olanları seçin. Diğer türlüsü kafanızı karıştırmaktan başka işe yaramaz.

Klasik bir kişisel gelişim kitabı okumayacaksınız. A’dan Z’ye Kuantum Felsefesini ve bu konunun kapsadığı her başlığı belli bir en kolay anlayabileceğiniz bir sıralamayla okuyacak ve kitabı bitirdiğinizde puzzle’daki en büyük parçayı yerine yerleştirmiş olacaksınız. Bu kitabı yazmaktaki amacım elinizdeki parçaları koyacağınız yerlere bir nebze de olsa ışık tutabilmek. Bu nedenledir ki şu andan itibaren bu konulara dair okuyacağınız her kitap, sizin için çok daha anlaşılır ve net olacak. Hatta ne tür kitaplar okuyacağınıza dair ciddi bir anlayış bile geliştirmiş olacaksınız.”

Evet, ben de bilinçaltı gücü ile ilgili araştırma yaparken sevgili Bilge’m Serpil Ciritci’nin kendisiyle karşılaştım. İyi ki de karşılaşmışım; biyolojik bilgisayarıma yeni bir enerji formatı attı ve ne kadar çoğaldım bilemezsiniz...

5 Ağustos 2018 / İsviçre
İsmail GÜNER
Sosyal medya hesapları;
YouTube,
Facebook,
Instagram
Kişisel Web Sayfası: https://kuantumyasamakademisi.com/

22 Mayıs 2018 Salı

Itır kokusuyla hoş olmak!.., "İsmail GÜNER" Öyküler...

Itır kokusuyla hoş olmak!
İsmail GÜNER, 
Öyküler...

Dün, birkaç görüşme yaptıktan sonra biraz da kitap okudum. Gözüm saate ilişince fark ettim; gece yeni güne devrilmiş. Günlük görüşmelerimden mi yoksa okuduğum kitabın bende bıraktığı duyguların mı bilmem ama üzerime çöken hüznün etkisiyle gözüme uyku girmiyordu bir türlü. Oysa sabah saat sekizde randevum vardı. –yirmi iki yıllık aile doktorum emekliye ayrıldığı için kendisinin yerine gelen yeni aile doktorumla tanışacaktım.- Sonra dalıp gitmişim. Akşamdan kurduğum telefonumun alarm sesiyle uyandım. Üstümü çarçabuk giyinip yola koyuldum. Her sabah evrene ettiğim şükür niyetlerimi sıralamak için zaman kalmamıştı. Tren garına varana dek yolda sesli sessiz bir kısım şükür niyetimi peş peşe sıralayarak yürüdüm. Yürürken yoldan gelip geçenler garip garip bana bakıyordular.

Chur’da trenden inip doğruca doktorun yazıhanesine gittim. Kapı önünde durup zile bastım. Kadın asistan karşıladı beni. “Günaydın Bay Güner, oturun lütfen,” dedi. “Bay Bonano birazdan burda olur. Sigorta kartınızı alayım. Siz de şu yeni kayıt formunu doldurun lütfen…”

Ben kayıt formunu doldururken içeriye genç biri girdi. Doktormuş meğer. Eski dosyamı asistanından isteyerek beni ofisine davet etti. İlkin yeni göreve başladığı için kendisini tebrik ettim. Daha sonra bazı konular üzerinde sohbet etmeye başladık. Sohbetimiz evde yaptığım meditasyon teknikleri üzerinden başladıysa da genelde sağlık üzerineydi.

“Bay Bonano,” diye söze başladım. “Geçenlerde kendime yeni bir aile doktoru seçmek için tren istasyonunun yanındaki yeni sağlık merkezine gittim. Fakat var olan on beş Allgemeinde (genel doktor) doktorun hepsi de ful doluydu. Kendime doktor bulamadım anlayacağınız.”

Yüzüme baktı. Gülümseyerek: “Peki, burayı yani beni niye tercih etmediniz?” diye sordu.

“Çünkü o mekân yeni… Bu eski mekândan dolayı burayı tercih etmek istemedim. Bir diğer husus; geçen yılsonu Zürich’te başka bir doktora gitmiştim. Aile doktorunun onayını almam gerekiyormuş. Bu yüzden faturanın bir miktarını kendim ödemek zorunda kaldım. Geçenlerde sigortama gidip aylık limiti yükselttim. Aile doktorumun onayı olmadan istediğim yerde istediğim doktora gidebilirim artık. Geçen ay yıllık test yaptırmak için kulak burun boğaz doktoruna gittim. O da emekliye ayrılmış, yerine yeni İsviçreli Romanş dili konuşan genç bir kadın doktor gelmiş. Sonra kendi kendime ‘Geçen ay aynı mekânda yeni bir doktora gittim. Buraya da pekâlâ gidebilirim,’ dedim.”

İstifini bozmadan: “İstediğiniz aile doktorunu tercih etmekte özgürsünüz Bay Güner!” dedi.

“Size bir şey sorabilir miyim Bay Bonano?” dedim.

“Lütfen..!” dedi.

“Yeni sağlık merkezinde onca doktor olmasına rağmen neden Graubünden Kanton’unda doktor eksikliği var, bu doktor sınırlamasını kim belirliyor? Eğer bu sınırlamayı Kanton Başkanı yapıyorsa onu Federal Meclise şikâyet etmeyi düşünüyorum. Bir sürü genç başıboş sokaklarda dolaşıyor Bay Bonano!”

“Kanton Başkanı’yla ilgili bir sorun değil! Fakat yeni genç doktor adaylarını buraya çekmek için modern sağlık merkezleri inşa edebilir. İsviçre’de sadece dört tane tıp fakültesi var. Yüz doktor emekliye ayrılıyor fakat yerine de seksen yeni genç geliyor sadece. Tıp fakültesini orda bitiren o kantonda iş bulup kalıyor ya da orada eşiyle birlikte kaldığı için gelemiyor. “

“Peki, yüz doktor emekli oluyorsa neden yerine yüz on veya yüz yirmi yeni doktor yetiştirilmiyor Bay Bonano?”

“Bu ülkede tıp fakültesini bitirmek kolay değil de ondan!”

”Bu kantonda Almanca, İtalyanca, Romanşça üç resmi dil var. Romanşça dilini konuşanların da beş diyalekçesi var. Siz İtalyan asıllı ve İtalyanca konuştuğunuz için burayı tercih ettiniz sanırım…”

“Evet, bu kantona gelmemin nedenlerinden birisi bu üç resmi dilin ikisini konuştuğum için tercih ettim.”

Konuşmalarımdan bir şeyler çıkarmış olmalı ki; “her şey yolunda mı Bay Güner?” diye sordu.

“Bundan uzun süre önce teknoloji sayesinde, kendi içindeki ışığı ile insana huzur veren bir evrensel düşünce bilgesini buldum. O bilgenin ışığıyla bilinçaltımdaki negatif düşünceleri temizleyerek huzura kavuşuyorum…” dedim.

Yüzünde bir gülümseme belirdi. Gözlerine baktım. Gözlerinin içi ışıldıyordu adeta. Başıyla onayladı beni. Daha sonra süresi dolmuş olan yıllık eczane reçetemi de yazıp verdikten sonra teşekkür ederek yanından ayrıldım. Tekrar eve dönmek için –ev dediysem de şimdilik bir stüdyo; yani geçici bir yer- tren garına gittim. Bu kez hızlı trene değil köy köy duraklarda duran trene bindim.

Yaklaşık bir haftadan bu yana -mayıs olmasına rağmen- dağların yükseklerine kar, alçak yerlerine de her gün yağmur yağıyordu. Bugün ise hava günlük güneşlik… Bu güneşli havada yürüyüş yapmamak olmazdı. Eve varmama üç durak kala trenden indim. Güneşle öpüşerek yola koyuldum… Titreşim alanımdaki dorukları karlı manzaranın birkaç karesini de çekmeyi ihmal etmedim. Patika yoldan yürüyerek, kuşların cıvıltısı, börtü-böceğin arasından uçuşan arı vızıltısı binbir ses harmonisi oluşturmuş, baharın son demi ilkyazın başlangıcı bahçelerde türlü renklerde açan ıtır çiçeklerinin kokusuyla bir hoş oldum…

Ey evrenin parçası olan insanlık; 0-7 yaş arasında oluşan bilinçaltı çocukluğum yaralıdır… Bu yaşıma dek -bilerek veya bilmeyerek- bazı kimseler yaralı yanıma durmadan tuz bastı. Yaralı bilinçaltımın acısından dolayı zaman zaman istemeyerek de olsa birçok kişiyi kırdım. Ve bu bende büyük kayıplara neden oldu. Bu kayıplar arasında hemen hemen bir çeyrek asır hayatımı paylaştığım insan da vardı. O insana aynalık yaptım. 0-5 veya 0-7 yaş arasındaki bilinçaltının yaralı çocukluğu bana çekildi ve birlikteliğimiz süresince o yaralı bilinçaltının olumluya meyletmesi için gözlerini açtım diye düşünüyorum… Lakin yaklaşık bundan sekiz ay evvel bilinçaltı yaralı yanımın -kendimin onun beyninden silinmesine sebep olduğumu- söylemişti bana. Ayrıca ‘İnsanları sevmeye çalış İsmail’ cümlesi üzerinde aylarca düşünüp durdum. Sarsılmıştım. Umutsuzluk içindeydim. Şefkatli gardaşım uzakta da olsa desteğini benden esirgemedi.

Sonra bundan birkaç ay önce bu harika teknoloji üzerinden bu kâinatın aynası ve de Tanrı’nın özü bilgem sayesinde ‘evrende iki büyük enerjinin olduğunu ve en büyük enerji potansiyelinin sevgi olduğunu, ikinci büyük enerjininse korku’ olduğunu idrak ettim. Tabi ki bende tercihimi yine sevgiden yana yaptım. Beyninden beni silen insanı da sevgiyle uğurlamak düşer diye ikna ettim kendi kendimi…

Hani Anadolu topraklarında bir deyim vardır, “Doğanın kanunudur; çocukluğu sıkıntıyla geçenlerin bazıları ya zalim olur ya da âlim…” Ne mutlu bana ki çok şükür kimseye zulüm etmedim.

Henüz katılımcı bir edebiyatçı olamadıysam da izleyici bir edebiyatçı olarak şu an yayımlanmış birkaç eser kaleme aldım. Şu anda henüz yayınlanmamış bir eserimin yazımı da bu yıl içinde tamamlanmak üzere… Umarım tensel ömrüm uzun sürer ve sağlıklı olur da evrendeki en büyük enerjiye kavuşarak katılımcı bir edebiyat eseri sizlere muştularım.

Evrenin bolluk ve bereketi sizlere aksın…

Sizler mutlu olun ki bizde huzur bulalım…

Sevginin ışığı dermanınız olsun…

Vicdanımdır kıblegahım mademki ben bir insanım!
***
18 Mayıs 2018 / Chur - İsmail Güner

19 Nisan 2018 Perşembe

GERÇEKTEN MUHTEŞEM Günlerin üstüne bir kez tıklayınca resimler ve Atatürk' ün o gün yaşadığı olaylar anlatılıyor. Bize bir ALMAN Vatandaşı tarafından gönderilen Harika Bir ATATÜRK TAKVİMİ

Ocak
Şubat
Mart
Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2
3 4 5 6 7 8 9
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31

Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2 3 4 5 6
7 8 9 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27 
28

Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2 3 4 5 6
7 8 9 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30 31
Nisan
Mayıs
Haziran
Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30

Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 n
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31

Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30
Temmuz
Ağustos
Eylül
Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31

Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30
Ekim
Kasım
Aralık
Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2
3 4 5 6 7 8 9
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31

Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2 3 4 5 6
7 8 9 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30

Pt Sa Ça Pe Cu Ct Pz
1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31

10 Mart 2018 Cumartesi

Hastanelerde yeni dönem! Devrim gibi karar... Sağlık alanında büyük dönüşüm başlıyor.

Hastanelerde yeni dönem! 
Devrim gibi karar...
Sağlık alanında büyük dönüşüm başlıyor. Emine Erdoğan'ın da destek verdiği geleneksel tıp artık hastanelerde hizmet verecek.
Modern tıbbın yanında geleneksel tıp tedavileri de sağlıkta dönüşümün parçası haline geliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın da desteklediği çalışmalar sayesinde hastanelerde geleneksel tıp alanında hizmet verecek poliklinikler açılacak.
KONGRE DÜZENLENECEK
Cumhurbaşkanlığı himayesinde; Sağlık Bakanlığı,Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi işbirliğinde, 19-22 Nisan arasında İstanbul'da 'Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi' düzenlenecek. Yurtiçi ve yurtdışından alanında uzman bilim insanları kongrede bir araya gelecek. 'Medeniyetlerin Beşiğinde; Anadolu Tıbbı' sloganıyla yapılacak kongrenin başkanlığını yürütecek olan Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Prof. Dr. Eyüp Gümüş, "Yeni bir döneme giriyoruz" dedi ve sağlıkta büyük dönüşümü başlatacak uygulamayı şöyle anlattı:
"Hem dünyada, hem Avrupa'da, hem de Türkiye'de artık insanlar mümkünse doğal yollarla tedavi olmak istiyor. Bu kongreyle, tüm Türkiye'de bir birikimi olan tüm bilim insanlarımızı, yurtdışından bilim insanlarıyla bir araya getirerek yeni bir vizyon ve bakış açısını oluşturacağız. Bu etkinlikte başta akupunktur, fitoterapi gibi birçok teknik konular tartışılacak."
18 hastanede geleneksel tıp uygulama merkezi olduğunu belirten Gümüş, "Bu sayının artırılması hedefleniyor. Bin 500 hekimimiz bu alanda eğitim aldı" diye konuştu.
İBN-İ BAYTAR'IN KİTABI
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl ise bünyelerinde 'Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama Merkezi'ni kurduklarını kaydetti. İslami bilim insanlarından İbn-i Baytar'ın 1200'lü yıllarda yazdığı kitabın Osmanlıca'dan çevrildiğini belirten Erdöl, "Bu eşsiz eser Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılacağı toplantı ile tanıtılacak" dedi.
'MERDİVEN ALTINDAN KURTULACAK'
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu yeni uygulamanın geleneksel tıbbı kamusal alana taşıyacağına dikkat çekti. Saraçoğlu, "Geleneksel tedavi, Anadolu Selçuklu'dan beri kültürümüzün bir parçasıdır. Bugün bu artık Sağlık Bakanlığı'nın da sahip çıkmasıyla merdiven altından kurtulup, layık olduğu saygın noktaya gelecektir" ifadesini kullandı.
TÜM DÜNYADA RAĞBET GÖRÜYOR
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Temsilcisi Dr. Pavel Ursu, halk tarafından geleneksel tıbba artan bir talep olduğunu aktararak, gerçekleştirilecek kongrenin bu açıdan çok önemli olduğunun altını çizdi.